2024’TE HİÇ KİMSE YILANLARIN BİR SONRAKİ HEDEFİ OLMASIN DİLERİM

Evin minik faresi, duvardaki çatlaktan bakarken, çiftçi ve eşinin bir paketi açtıklarını gördü.

Kendi kendine: “İçinde hangi yiyecek var?” diye düşündü…

Bir süre sonra gördüğü paketin bir fare kapanı olduğunu anladığında yıkılmıştı.

Evde bir fare kapanı var!” diye bağırarak, bahçeye fırladı.

Minik fareyi telaş içinde gören tavuk, umursamaz bir tavırla başını kaldırdı ve gıdaklayarak:

“Zavallı farecik… Bu senin problemin benim problemim değil. Bana bir zararı olmaz küçük bir kapanın” dedi.

Tavuktan beklediği desteği bulamayan mini farecik, bu defa da telaşla bahçedeki koyunun yanına koştu ve: Evde bir fare kapanı var” diye adeta çırpındı.

Koyun ise, anlayışla karşıladı ama: “Çok üzgünüm fare kardeş, dua etmekten başka yapacak bir şeyim yok. Dualarımda olacağından emin ol” dedi.

Çaresizlik içinde oradan oraya koşan fare, bu defa ahırda bulunan ineğe koşarak: Evde bir fare kapanı var!” dedi. İnek: “Bak fare kardeş, senin için gerçekten çok üzgünüm, ama beni ilgilendirmiyor…!” dedi.

Sonunda farecik, başı önde umutsuz bir şekilde eve dönmüştü.

Çiftçinin fare tuzağı ile bir gün tek başına karşılaşmak zorunda olduğunu anlamıştı…

O gece evin içinde sanki ölüm sessizliği vardı…

Minik farecik, Aç ve susuzdu. Tam yorgunluktan gözleri kapanacaktı ki, birden bir ses duyuldu.

Gecenin sessizliğini bölen gürültü ise, fare kapanından geliyordu.

Çiftçinin karısı, ne yakalandığını görmek için yatağından fırladı ve Mustafa koştu.

Karanlıkta kapana zehirli bir yılanın kuyruğunun kısıldığını fark edememişti.

Kuyruğu kapana kısılan yılanın canı yanıyordu ve aniden çiftçinin karısını ısırdı.

Çiftçi karısı acısında bağırıyordu. Çiftçi ise karısını apar topar hastaneye götürdü.

Hastanede doktorlar zehiri temizleyip sardılar.

Çiftçi, karısını eve getirdi, yatırdı.

Karısının ateşi yükseldi ve bir türlü düşmek bilmiyordu.

Böyle durumlarda taze tavuk suyunun gerekli olduğunu herkes bilir.

Çiftçi ise hiç düşünmeden mutfaktan bıçağı alarak bahçeye koştu.

Bahçedeki tavuğu kesip suyundan çorba yapmıştı.

Karısı taze tavuk çorbasını içti, biraz kendisine gelmişti.

Karısının bu hastalığını duyan komşular ise ziyarete gelmeye başlamışlardı.

Onlara ikram etmek için çiftçi çaresiz bahçedeki koyunu kesti.

Ancak, Çiftçinin karısı git gide kötüleşiyordu.

Belli ki, yılan çok zehirli idi…!

Birkaç gün sonra çiftçinin karısı iyileşmeyerek ölmüştü. Cenazesine çok sayıda kişi katılmıştı.

Herkese yeterli et sağlamak için çiftçi ineği mezbahaya yollayarak kestirdi.

Minik fare ise tüm bu olanları, büyük üzüntü ile duvardaki delikten izliyordu.

Birilerinin sizi ilgilendirmediğini düşündüğünüzde ve birileri bir tehlike ile karşı karşıya ise,

Hepimizin aynı tehlikede olabileceğimizi hatırlayalım. İçinde yaşadığımız vatanımız, İçerden ya da dışarıdan bir sıkıntıyla karşılaşırsa, Sadece içerdekiler değil, seyirci kalan kardeş ve dindaş

Olduğumuz ülkeler de çok zarar görecektir. Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın, Diyerek yaşattığınız yılanların bir sonraki hedefi siz olursunuz.

Son günlerde birbirini sokan sokana.

Mektubun gitmesini beklemeye gerek kalmadı, sosyal medyada bir yayın açmaya bakar

Büyük üstat Aziz Nesin’ in izniyle, saygı ile paylaşmak istedim.

İyi bir yıl olmasını umarım.

Saygılarımla,
Av. Esin BERKER

Yukarıdaki yazım ilk olarak 02.01.2024 tarihinde https://www.ekohaber.com.tr/2024-te-hickimse-yilanlarin-bir-sonraki-hedefi-olmasin-dilerim-makale,82205.html adresinde paylaşılmıştır.